14 Kasım 2012 Çarşamba

Uyku Maceramız..

Herşey, 4-5 kg ağırlığındakki bir bebeği, uyutmak için masum bir şekilde ayakta sallamakla başlamıştı. Oysa ki, bebek büyüdükçe, masum görünen bu yöntemin, çin işkencesine döneceğini kimse bilemezdi.. Zararın neresinden dönülse kardır mantığıyla, 10. ayda Ferber yöntemini uyguladık, ki geçmiş aylardaki yazılarda görülebilir..

Şuanda Nehir 23. ayını doldurmak üzere. Kuzguna yavrusu anka görünürmüş, ama benim kuzgunum çoook anka :) Hergün farklı birşeyler oluyor, bizi şaşırtıyor, çok güldürüyor..

Temmuzda tatilden dönerken, Nehir'i annemlere, İzmir'e bıraktık. O kadar zordu ki bizim için, 1 ay kadar kaldı yanlarında, arada yanına gittim haftasonu, ancak burnumun direği sızladı resmen yokluğunda.. Bir daha bırakır mıyım, açıkcası emin değilim. Nehir annemlerin yanındayken biz de Nehir'in yatağını değiştirdik. Çünkü küçük danamız :)  2 - 3 yaşına kadar kullanacağını umduğumuz park yatağa 1,5 yaşında sığmaz olmuştu.. Yeni yatağa nasıl tepki vereceğini bilmiyorduk, kendi başına inip çıkacağı bir yatak olduğu için ben baya endişeliydim.

Allah'tan korktuğum başımıza gelmedi. Nehir yatağında uyumayı çok seviyor. Başlangıçta yatak tahtadan olduğu için dönerken çok çarpıyordu, ancak artık ona da alıştı. Sadece birkaç defa, sabah uyanıp yanına gittiğimde, yatağından kalkıp odasındaki kanepeye yatmış buldum, ancak alışkanlık haline gelmedi.

Artık rutinimiz şu şekilde, saat akşam 8'e doğru resimli bir kitabımızı alıp, resimlerine bakarak hikayeler uyduruyoruz. Sonra odasına gidiyoruz, üstünü değiştiriyoruz ve yatağında sütünü içerken ( tek olumsuz sayılabilecek alışkanlık uyku için bu kaldı sanırım) ben odadan çıkıyorum, babası da sütünü bitirince iyi geceler diyip odadan çıkıyor. Çoğu zaman birkaç kere, baba ya da anne diye sesleniyor ( son zamanlarda sesini duymadığımız da oldu) ancak birkaç dakika içinde uykuya dalmış oluyor. Yani en geç 8:30'da uyumuş oluyor. Sabah 7:30 gibi uyanıp, çok tatlı ve insanın içini eritir şekilde anne diye beni çağırıyor. Biraz mızmız uyanıyor bugünlerde, ancak üstüne gitmiyorum, uykusunun açılmasını bekliyorum. 10-15 dakika sonra baldan ballı bi kuzum oluyor.

Bakalım Zeynep minnoşumuzla neler yaşayacağız.. Merak ediyorum, ama endişelenmiyorum. Çünkü biliyorum ki, bebeklerimiz uyumak istiyor, uyumayı öğrenmek istiyor. Onlara yol gösterecek olanlar biziz. E bizim de artık biraz fikrimiz oldu bu konuda :)

İkinci Çocuk Kolay, İki Çocuk Zor?

Uzun zamandır yazamıyordum, elim bir türlü gitmiyordu tuşlara.
Hem nerden başlayacağımı bilememek, hem de üşengeçlik..

Genel olarak herşey yolunda. Başlıktan da anlaşılacağı üzere Nehir, abla olacak. Blog'un ismi ne olur, devam mı ederim pek karar veremedim.. Yeni bebiş gelene kadar bu şekilde devam edelim de, içimize sinen bir isim gelirse aklımıza blog için, değiştiririz.

Eveeet.. Nehir abla olacak şubatın ilk haftası gibi. Bunun farkında mı bilemiyorum. Sürekli anlatıyoruz, " annenin karnında bebek var, şimdi orda büyüyor, sonra yanımıza gelecek, vs". Birşeylerin değiştiğinin farkında ama ne olacağını tam anladığını sanmıyorum. Tatilde tanıştığımız psikolog Dalya Benbasa'nın tavsiye ettiği yönteme başlayacağım. Dalya Hanım, karnıma bir oyuncak bebek koymamı, ve yukarıda söylediklerimi bu şekilde söylememi, sonra bebeği karnımdan çıkarıp, "onu bu şekilde besleyeceğiz, sonra o yatağına yatacak, burda uyuyacak, sen de kendi yatağında uyuyacaksın, anne-baba da kendi yataklarında" şeklinde görselliği ve canlandırmayı ön planda tutmamızı tavsiye etmişti.

Haberi duyanların yarısı "iyi yapmışsın", yarısı ise "nasıl cesaret ettin" diyor. İki bebeğimiz olsun istiyorduk ve Nehir'den sonra, eğer biraz daha zaman geçseydi, fiziksel takatime güvenemeyeceğimden evet, cesaret edemezdim. Nehirle beraber nasıl devam edecek, bilmiyorum, kuzumun tepkisini çok merak ediyorum. Ancak şuanda bunun için endişelenmek bana fayda sağlamaz. Bunun yerine Nehir'i hazırlamak için ve bebek geldikten sonra rahatlatmak için yapabileceklerimi öğrenmeye çalışıyorum.

Bu arada Nehir'in ismini koymadan ( karnımdayken ) kendisine sormuştuk ( adını Nehir koymak istiyoruz, istiyorsan 10'a kadar sayacağım, anneni tekmele demişti Levent ), bebiş için de düşündüğümüz ismi Nehir'e sorduk. Her defasında onaylamak için başını salladı. Abla kızımız da onay verdiğine göre küçük kızımızın adını açıklayabiliriz:

ZEYNEP kuzumuz, seni heyecanla bekliyoruz.

28 Mayıs 2012 Pazartesi

İlkokul İçin 5,5 Çok Erken!!

Çocuğumun, henüz oyun oynayacağı, yaşamını devam ettirmesi için gerekli işleri başkalarının yardımıyla yapacağı yaşta, kendinden büyük çocuklarla denetimsiz bir arada olacağı, etrafında onu tuvalete götürecek kimsenin olmadığı bir ortama ayak basmasını istemiyorum. Benim çocuğum belki şanslı olacak ve daha iyi bir ortamda okuyacak, ama ya diğer çocuklar? Eğitimin güç bela ulaştığı yerlerdeki çocuklar??

Bu yüzden 5,5 İLKOKUL İÇİN ÇOK ERKEN!!!

Eğer siz de bu şekilde düşünüyorsanız, lütfen aşağıdaki imza kampanyasına katılın:

http://imzakampanyam.com/ilkokul-icin-5bucuk-cok-erken-2-imza-kampanyasi

18 Mayıs 2012 Cuma

Gelişim, Değişim..

Gün geçtikçe değişimini görmek muhteşem bir duygu. Bir an bakıyorsunuz, köşe yastığı gibi, bıraktığınız yerde duruyor, bir an bakıyorsunuz "nolur azcık otursa" diyorsunuz :)
Sıkıysa yakala..

Nehir son bir aydır, beni "ade" diye çağırmaya başladı. Yine de henüz konuşmasını çözemiyorum. Babasına "de" diyor. Gel, al, ver, hadi, burda, kullandığı diğer kelimeler. Bir de "bitti" yerine "ti" diyor.

Oyundan da daha çok anlar oldu. Oyun hamuru ve boya kalemiyle saatler süren mucizeler yaratabiliyoruz. Hatta, haftasonu İzmir'e uçakla gidip gelirken, bir adet kalem ve bir defter bize yetti. Minimum 40 dakika oyalıyor onu bu ikili.

Nehir enteresan bir şekilde çocuklardan korkuyordu. Kendi boyundakilerden daha doğrusu. Büyük çocukların oyun için etrafında dönüp dururken küçüklerden kaçıp kucağıma gelmeye çalışıyordu. Dün ilk defa aynı apartmandaki arkadaşımızın kızı Lema'yla aktif bir şekilde oyun oynadılar. 10 gün önce birbirinin elindekini almak için birbirlerini yırtan kızlar, dün biri, diğerine bir oyuncak veriyor, ötekini berikine.. Şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. Çok mutlu oldum.

Sonuç olarak, küçük pıtırcığımız büyüyor,
sevimli bir çiçek oluyor..
İnsan zamanı nasıl da tutamıyor,
kuş gibi uçuyor :)

9 Mayıs 2012 Çarşamba

12 Nisan 2012 Perşembe

Sonradan Hatıra Gelenler..

Hiç unutmam dediğimiz şeyler nasıl da uçup gidiyor aklımızdan, kayıt altına almazsak.. Şimdilerde bunlar bir şekilde aklıma geliyor ve unutmadan yazmak istiyorum ( bazen yine de unutuyorum..).

Mesela, Nehir henüz 2 haftalık falandı ve fışkırtarak kusuyordu. Ödümüz patlamıştı birşey var diye. Apar topar hastaneye gitmiştik gün içinde 3-4 kere bu şekilde kusunca. Gereksiz yere kuzumun eline katater takılmıştı ve gereksiz yere ağlamıştı küçük kuzum. Halbuki sadece gazını çıkaramadığımdan kusuyormuş. Demek istediğim, bebek hayatımıza girdiğinde, onun yaşamayı bilmemesi kadar biz de bebekle yaşamayı bilmiyoruz. Onların hassas ve kırılgan görüntüleri ise paniğe kapılmamıza ya da özellikle annelerde gelecek endişesi tabanlı strese neden olabiliyor. Bu durumda -eğer akla gelirse tabi-yapılabilecek en iyi şey 10'a kadar sayıp derin nefes alıp vermek ve sakinleşmeye çalışmak. Bu şekilde belki bi nebze daha sağlıklı düşünülebilir.

Başka neler vardı yazayım diye düşündüğüm diye hatırlamaya çalışıyorum ama gene uçup gitmişler aklımdan.. Hatırıma gelirse derhal yazacağım bu defa!

Kuzum şimdi neredeyse 16 aylık oldu, o kadar hızlı büyümüş gibi geliyor ki. O hayatıma girdiğinden beri zamanın nasıl geçtiğine dair somut bir gösterge oldu. Doğduğunda aklıma ilk gelen şey ( 9 ay boyunca nasıl aklıma gelmedi bilmiyorum, sanırım şu hormonlar yüzünden :) ) "ben çiçek bile bakamam, aldığım bütün çiçekler soldu, ya bebeğime de bakamazsam?". Bunun ne kadar farklı bir şey olduğunu yaşayıp görmek gerekiyor. Ne çiçek bakmaya ne de kedi/köpek beslemeye benzemiyor bu. ( Bu arada yanlış anlamlar çıkarılmasın, kedi / köpek / kuş baktım ve hayvaları çok severim).


Kızım şimdi herşeyi kurcalamaya meraklı, -bence- çince konuşan, hayvanlarla ve toplarla oynamayı ve dans etmeyi çok seven minik bir tazmanya canavarı. Durmadan büyüyen ve büyüdükçe sevgisi de büyüyen, gülüşü dünyaya bedel, dünyadaki en güzel varlık bizim için..

23 Mart 2012 Cuma

Şeyda Anne'nin Başarısı

Şeyda Anne, facebook'taki anneler grubumuzdan bir arkadaşım ve yakın zamanda deliksiz uykuların tadını alacak bir anne :) Onun da izniyle Uykusuz Anneler'in facebook sayfasında paylaştığı deneyimini burada da ben paylaşmak istedim. Deliksiz uykunun hayal olduğunu düşünen, cesarete ihtiyaç duyan ne kadar anneye ulaşırsak, o kadar mutlu olacağız :)

Şeyda anneden güzel bir mesaj aldık, en kısa zamanda kendi kendine, yatağında uyutmasını diliyoruz :)
"Sevgili uykusuz anneler,herşey 5-6 gün önce şu siteye bir bakayım neymiş bu kulübün olayı dememle başladı..uykusuz ve anne kavramlarıyla çok iç içeydim nicedir..Baktım tam da benim sorunumdan bahsediliyor,yazılar,makaleler,uzman görüşleri hepsini okudum,başarılı olmuş annelerin yazılarını okudum ...
acayip kıskandım..Çünkü bizim ufaklık doğduğundan beri yani yaklaşık 14 aydır memede uyuyor,gece de en az 3 kez kalkıp tekrar emerek uykuya geçiyordu ve eskisi gibi sütümde bulunmamaktaydı bir nevi emzik muamelesi görmekteydim.
Bütün o yazılara rağmen emmeden uyuması benim için inanılmaz bir durum gibi gelmişti.Ama yazıları okumak beni acyip gaza getirmişti vee gecenin bir körü başladım uyku eğitimine:)Önce onu kendi yatağına bırakıp şu Ferberi deneyim dedim 1 dk sonra gir,sonra 3 dk sonra gir falan ama ııh çılgınlar gibi ağlamaya devam etti 15 dk içinde pes ettim.Ertesi gün onu yine kendi yatağına bırakıp ben de odadaki kanepeye yattım yatağına bi kç bebek,pepee yastığı falan bıraktım yine çooook ağladı yatağındaki herşeyi yere fırlattı anneee anneee diyerek kendini paraladı..ben de yatağına girdim zor oldu ama sığdım:)meme istedi,kaşımı,gözümü,kolumu falan emmeye başladı sitede önerilen cümleleri kurdum ama artık kendin uyumalısın vs..hiç anlamadı:))neyse döndü dolandı,üstüme çıktı derken uyudu..gece kalktığında dışardan müdehaleyle pipşlayarak tekrar uykuya geçirdim2 yada 3 kez kalktı..ayın 15iydi ilk denemem bugün 19 u , 4 gündür ilk uyutmayı yatağına girerek yanına uzanarak yapıyorum ama bu benim için mucizeydi yani emzirmeden uyutmak..bir sonraki hedefim ben odasındaki kanepeyken onun kendi yatağında uyuması ama henüz buna hazır olmamasına rağmen artık uyurken ve uyandığında emzirmeyeceğimi anlamış durumda gece uyandığında biberonla su veriyorum ve 2 gecedir sadece 2 defa uyandı.
Beni bu konuda çook cesaretlendiren site annelerinden Dicle'ye ve sitedeki tüm emeği geçenlere sonsuz teşekkürler kafamı çok kurcalayan ve nasıl halledeceğimi bilemediğim bu konuda insanlık için belki küçük ama benim için çooook büyük bir adım atmış oldum:))"
Uykusuz Anneler Kulübü'nün varlığı için ne kadar şükretsek azdır :) Tabi yine de en kısa zamanda tüm üyelerin en kısa zamanda kulüpten atılmalarını diliyorum :)

8 Mart 2012 Perşembe

29 Şubat 2012 Çarşamba

Oldu Bu İş!

Tüm uykusuz annelerin can dostu, en favori internet sitesi Uykusuz Anneler Kulübü'nün ( http://www.uykusuzanneler.com/  ) çekilişinde kazandığım Aysun Bal Ömeroğlu ile anne-bebek ilişkisi ve uyku problemleri üzerine seminer ile ilgili benim ve diğer bir katılımcı Tüten Hanım'ın notlarını aşağıdaki linklerde bulabilirsiniz...

http://www.uykusuzanneler.com/en-son/aysun-bal-omeroglu-ile-ilk-seminer/

http://www.uykusuzanneler.com/anne-yazilari/seminer-notlari/

http://www.uykusuzanneler.com/anne-yazilari/tuten-anneden-seminer-notlari/

21 Şubat 2012 Salı

Kuş Diil, Uçuk Diil, Süpermen Hiç Diil.. Virüs Bu!

Geçen hafta Pazar günü bugünlerde alıştığımız karlı günlerden farklı, güneşli, ılık bir gün olunca bebişimizle kendimizi parka attık. Güzel güzel kedi köpek peşinde koştuk, merdiven indik çıktık, salıncakta sallanıp, kaydıraktan kaydık. Dönüşte Nehir yorulunca uyuyakaldı, biz de eşimle rahat rahat yürüyüşümüz yaptık, güzel bir gündü.
Ta ki, gece kuzum uyanana kadar.. Ateşi çıkmıştı, yüksek değildi, 37,5 falan.. Köpek dişlerini çıkarttığı için ondandır diye düşündük. Çok huzursuzdu. Üstünü bir kat çıkarttık, yüzünü yıkadık, biraz daha rahatladı ve uyuyakaldı. Sabah uyandığında üst dudağında minik bir uçuk vardı. ( Biz uçuk sandık daha doğrusu). Kızım tüm gün ve gece huzursuzdu, ama ateş yoktu. Salı günü alt dudağa da sıçramıştı, bütün gün mızmızdı, gece sürekli uyandı ve uykuya çok zor daldı. Çarşamba günü doktora götürdü babası. ( Şimdiki aklım olsa dakika bekletmem!!) Uçuk değil başka bir virüsmüş, antibiotik krem vermiş doktorumuz. Kullanmaya başlayınca dudakları düzeldi kuzumun, bu defa da cuma günü hapşurmaya başladı, muhtemelen vücut güçsüz düşünce soğuk algınlığı başgösterdi.

Cuma gecesi, eşim bana en güzel doğumgünü hediyesini vererek beni hiç uyandırmadı ve bütün gece mızmız kızımızla ilgilendi (sanırım beni seviyor bu çocuk :) ) Vee, cumartesi itibariyle ben ateşlendim.. Hasta kızımın sümükleri heryerime bulaşırken olmaması imkansızdı. Pazar sabahı dudağımda Nehir'inki gibi bir yarayla uyandım. Pazartesi yaralar dilimi ve diş etlerimi kaplamıştı. Doktora gittim, kamerayla boğazıma baktığında boğazımda da yaralar gördü. Aynı şekilde, uçuk benzeri bir virüsmüş, antivirütik ilaç, ağız gargarası falan verdi.

Ve bugün, salı günü.. Hapşırma ve soğuk algınlığı belirtileri.. Seyir aynı kızımla. Ben bu kadar ızdırap çekerken kızım neler yaşadı kim bilir? Ufak yara diyip geçmemek lazım.. Mümkün olduğunca ilaçtan uzak kalmaya çalışıyoruz ama, bu gibi durumlarda işler karışıyor.

Allah'tan Nehir pazar gecesi çok güzel uyudu, gün içinde de keyfi yerindeydi. Yaraları iyileşti, burun akıntısı da uykusunu çok engellemiyor artık.

Bu işten en zararlı eşim çıktı.. Cuma gecesinden beri, doğru düzgün uyuyamadı. Bana da Nehirle aynı anda hasta olmamı yasakladı :)

8 Şubat 2012 Çarşamba

Yine Yeni Yeniden Ferber Amca..

Nehir'in 1 yaş doktor kontrolünde ( yaklaşık 1 ay önce) doktoru Tamer Ünver ne kadar süt içtiğini sordu. 800 ml demeye dilimiz varmadı ama doktorumuz ters giden bişeyler olduğunu anladı..

Nehir her uyandığında ağzına biberonu tıkmak ve uyanma süresini uzatmak için verdiğimiz sütün miktarını arttırmak bizim için bir çözüm gibi görünüyordu. Halbuki uyanma süremiz uzamadığı gibi Nehir 1 yaşında 13.5 kg bir bebek olup çıkmıştı. Gün içinde yediği şeyler hem ölçüsünde, hem de sağlıklı şeyler. Üstelik tombik olduğu için en başta doktor bey muhallebi ve bebe bisküvisinden uzak durmamızı tavsiye ettiği için bu dediklerinden neredeyse hiç yedirmemiştik. Tüm suç gece sütündeydi ( bizde değil :) ). Doktor Bey, gece sütlerinin miktarını azaltıp suyla karıştırarak miktarı azaltabileceğimizi böylece gece uyanmalarını da azaltabileceğimizi söyledi. Dediğini yaptık ve Nehir'in günlük süt tüketimi 500 ml'ye kadar düştü. Üstelik gece 12'de azcık süt içtikten sonra sabaha kadar uyanmadan uyuyordu. Haftada sadece 1-2 gece ikinci kere uyanıyor, o zaman da uykuya dalmakta güçlük çekiyordu. Güçlükten kastım 1 saat falan sürmesi..

Ve günümüz.. Gece 12'de içilen sütün arkasından deliksiz uyku haftada 1-2'ye inerken gece kalkışlarında uyanık kalma süresi 1,5-2 saate çıktı. Sıkıntısı olmadığını biliyorum. O da uyumak istiyor ama uykuya dalamıyor yavrum.

Sanırım tekrar Ferber'e başvuracağız. Sonucu yazarım..